EMİNE ERDOĞAN HAKKINDA MERAK ETTİKLERİNİZ!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile eşi emine hanım birbirilerine aşık oldular mı? Liseli aşıklar gibi el ele dolaştılar mı? Nasıl tanıştılar, nasıl aşık oldular?İşte bu soruların cevabını aradık. Ve, Yazar Gülay Atasoy'un "Nasıl Örtündüler?" adlı kitabına bir göz attık. Emine hanım bu kitapta yazılanlara göre Başbakan Erdoğan'ı çok sevdiğini ve aklının ucundan bile geçirmediği örtünmeyi de bu sayede gerçekleştirdiğini anlatıyor.
İLK GÖRÜŞTE AŞK
Yazar Şule Yüksel Şenler ise Recep Tayyip Erdoğan'la Emine Erdoğan'ı kendisinin tanıştırdığını öne sürüyor ve şöyle diyor: "1967 - 1968 yıllarında Emine Hanım'la tanıştık. Çok aktif, kültürel sahalarda çalışmasını seven birisiydi. Beraberliğimiz ve çalışmamız oldu. Ben tesettüre gireli birkaç yıl olmuştu. Emine Hanım ile Tayyip Bey'in karşılaşmalarına ben neden oldum. Erbakan Taksim'de konuşuyordu. Tayyip Bey anons yapıyordu. Yine coşturucu şiirler okuyup gelenleri takdim ediyordu. Biz ön sıradaydık. Karşılıklı bir çekim oldu. Sonra Emine'ye 'Ne oldu yüzün kızardı' dedim. O da 'Ben o zatı rüyamda gördüm. Benim onunla evleneceğim söylendi' diye yanıt verdi. Tayyip Bey'le konuştum. Onun da niyeti olduğunu anlayınca birliktelikleri oldu."
Erdoğan'ın başörtüsü konusundaki tereddütlerini gideren Şule Yüksel Şenler'in hikâyesi de kitapta bulunuyor. Şenler, Risale-i Nur derslerine giden ağabeyinin ısrarı üzerine bazı derslere gittiğini belirterek sonrasında yaşadıklarını şöyle anlattı: "AP'nin yılbaşı partisi vardı. Beni aşağı kata çağırdılar, baktım karşımda ağabeyim. Elinin tersiyle bana bir tokat attı. Arkasından 'gerici yobaz' diye bağırdım. Ama bu benim son balom oldu. Yavaş yavaş örtünmeye başladım."
İKTİDARA TAŞIYAN KADIN
Emine Erdoğan için yazılan bir başka kitap ‘İktidara Taşıyan Kadın’ ise önceki gün piyasaya çıktı. Gazeteci Ayla Özcan’ın kaleme aldığı biyografide, Emine Erdoğan’ın bilinmeyen özellikleri, hayattaki en büyük üzüntüsü ve Başbakan Erdoğan’la yaşadığı aşk anlatılıyor.
ORTAOKULDAN SONRA OKUMAK İSTEMEMİŞ
Aslen Siirtli ve Arap kökenli olan Cemal ve Hayriye Gülbaran’ın beşinci çocuğu olarak dünyaya gelen Emine Gülbaran’ın (Erdoğan) çocukluğu Fatih ve Üsküdar’da geçer. Ailenin tek ve en küçük kızı olan Emine’nin dört ağabeyi vardır.
1966’da Zeynep Kamil İlkokulu’ndan mezun olduktan sonra Mithatpaşa Kız Lisesi’ne giden Emine Gülbaran ortaokuldan sonra okumak istemez.
HAYATINI ALTÜST EDEN İSTEK
Ağabeyleri bir gece Emine’ye liseye devam etmediğini, annesiyle evde oturacaksa başını kapatması gerektiğini söyler.
Emine, aslında yapısı gereği çok girişken ve dediğim dedik bir kız olsa da ağabeylerine söz geçiremez. Aslında o yıllarda ortaokul öğrencisi olan Emine, dine karşı oldukça ilgilidir; ancak etrafında türban takan hiçbir arkadaşı yoktur. Emine günlerce ağlar ama nafile...
İNTİHAR ETMEYİ BİLE DÜŞÜNMÜŞ
Emine başörtüsü takmayı o kadar reddeder ki, bütün yakın akrabalarına ağabeylerini şikayet eder ama ne yaptıysa işe yaramaz. Yıllar sonra, kendisiyle yapılan bir röportajda başörtüsü yüzünden neredeyse “intihar etmeyi bile düşündüğünü” söyler.
EMEL SAYIN VE AJDA PEKKAN HAYRANI
Emine Erdoğan’ın çocukluk arkadaşı Neriman Çalış onu şöyle anlatıyor:
“Emine örtülü de olsa bütün genç kızlar gibi o ünlerde cep fotoromanlarına merak salmıştı. Yalnız kaldığı zamanlarda heyecanla fotoromanarı okuyor, beğendiği artislerin resimlerini gardırobuna yapıştırıyordu. O zamanın efsanesi yeşil gözlü Emel Sayın’a bayılıyordu. Tartışmalar yaratan sanatçı Ajda Pekkan da hitleri arasındaydı.”
ZOR EVLİLİK
Başlangıçta ailesinin örtünme talebine çok sert tepki gösteren Emine Erdoğan, Gazeteci Yazar Şule Yüksel Şenler’le tanıştıktan sonra örtünmeye ikna olur. 1970 yılına geldiğinde artık türbanlı Emine Gülbaran’dır.
1967-68 yıllarında ortaokul öğrencisi iken tanıştığı Şenler’le ilişkisi, hayatının dönüm noktası olan Recep Tayyip Erdoğan’la evliliğinde de etkili olur.
Ortaokuldan mezun olduktan sonra daha sık gidip gelmeye başladığı İdealist Kadınlar Derneği’nde tanıştığı Şule Yüksel Şenler Emine Hanım’ın hayatında çok belirleyici olur. Şenler, Emine Hanım’ın Tayyip Erdoğan’dan önce kimseyi beğenmediğini söylüyor: “Kimseyi beğenmedi. Evlenme işi hep sürüncemede kaldı. Ta ki Tayyip Bey’i gördüğü güne kadar. Tayyip Bey o zaman Akıncılar Derneği’nde başkandı. Bizim derneğimizde de 2. başkan Emine’ydi.”
BİR RÜYA GÖRDÜ, HAYATI DEĞİŞTİ
1977 yılında gördüğü bir rüya Emine Erdoğan’ın hayatını değiştirecektir. Bir gece önce öncesinde rüyasında gördüğü aksakallı bir dedenin kendisine evleneceğini söylediği beyaz takım elbiseli adam ertesi sabah karşısındadır. Kitapta bu anla ilgili yazılanlar şöyle:
“...Ertesi gün, Şule Yüksel Şenler’le buluşup Necmettin Erbakan’ın geleceği toplantıya gitmek üzere yola çıktılar. Toplantının olduğu Tepebaşı’ndaki bir salona geldiler. Necmettin Erbakan salona gelmeden, konuşma öncesi 23 yaşında, zayıf, uzun boylu, krem rengi takım elbise giymiş, siyasi çizgisini temsil eden ince bıyıklı bir delikanlının konuşmaları ve şiirleri herkesi heyecanlandırmıştı. O kişi MSP İstanbul İl Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan başkası değildi...
Salonda kadın dinleyicilerin arasında biri vardı ki, hiç kimsenin kalbi onun kadar hızlı atmıyordu. Hiç kimsenin yüreğindeki ateş onunki kadar yanmıyordu. Rüyasında gördüğü adam karşısındaydı, şaşkınlıkla heyecanı birbirine karışmıştı.
O gün Tayyip Erdoğan’ın gözünde de bir yıldız parladı, o da Emine Gülbaran’ı fark etmişti. Ön sırada oturan genç kadının kimliğini merak etti ansızın.”
ANNESİ ERDOĞAN’I ÇARŞAFLI KIZLA EVLENDİRMEK İSTER
Tayyip Erdoğan’ın annesi Tenzile Erdoğan, oğlunu İdealist Hanımlar Derneği’nden Karadenizli bir kızla evlendirmek ister. Kız başörtüsünden kara çarşafa girmiştir. Şule Yüksel Şenler, Tayyip Erdoğan’a bu kızın geleceği açısından iyi bir seçim olmayacağını söyler.
TAYYİP ERDOĞAN: ANNEM BU EVLİLİĞE KATİYYEN İZİN VERMEZ
Tayyip Bey’den sahnede konuşurken görüp etkilenen Emine Hanım, Erdoğan’a ilgisini Şenler’e belli eder. İlgi karşılıksız değildir. Aynı ilgi Tayyip Erdoğan tarafından Şule Hanım’a iletilir. Şenler o günleri şöyle anlatıyor:
“Erdoğan’a dedim ki; ‘Karşı taraf da boş değil. İster misin bir teşebbüs edelim. Hayırlısıyla dünya evine girersin.’ Erdoğan, ‘Abla o derdimi hiç sorma; ama annem müsaade etmez. Bilirsin ben hiçbir kıza gözümü kaldırıp bakmam. Bu nasıl oldu bilmiyorum, hakikaten bugüne kadar duymadığım bir duyguydu. Dikkatimi çekti. Ama annem katiyyen izin vermez. Çünkü o beni bir Karadenizli kızla evlendirmek istiyor’ dedi.”
MUTLU SON
Şule Hanım, Tayyip Bey’in annesi Tenzile Hanım’ı sonunda ikna eder. Nasıl mı? Tayyip Bey’in siyasi geleceğinin parlak olduğunu, yanında kara çarşaflı bir kızın olamayacağını ve Emine Gülbaran’ın mutlaka onun yanında olması gerektiğini söyler ve bir süre sonra mutlu son gerçekleşir. Nişan Baltalimanı’ndaki Oba Restaurant’ta, düğün 4 Temmuz 1978’de Tepebaşı’ndaki bir gazinoda yapılır.
EMİNE ERDOĞAN'I EN ÇOK ÜZEN OLAY
Erdoğanlar’ın 18 yaşını bitirdikten sonra ehliyet alan evin büyük oğlu, Ahmet Burak, Bilgi Üniversitesi’nde okurken Radyo Sanatçısı Sevim Tanyürek’e 11 Mayıs 1998 günü çarparak onun ölümüne sebebiyet verdi.
‘Emine Erdoğan, İktidara Taşıyan Kadın’ adlı kitapta Emine Erdoğan’ın kazayı duyduğunda gösterdiği tepki şöyle anlatılıyor:
“Emine Erdoğan bu haberi duyunca çılgına döndü. Evin en büyüğü; ancak gözönünde bulunmaktan hiç hoşlanmayan, ailenin en içine kapanık çocuğu olan Ahmet Burak, bu kazadan sonra kayıplara karıştı. İngiltere’de bir dil okuluna apar topar götürüldü. Zaten çok konuşmayan Burak’ı bir daha kimse görmedi.”
Yıllardır kimsenin görmediği Ahmet Burak, şimdi amcası Musafa Erdoğan ve halasının kocası Ziya İlgen’le birlite 1 milyon YTL sermaye ile ‘Turkuaz Denizcilik ve Ticaret Anonim Şirketi’ adında bir şirket kurdu.”
Pardesüden Louis Vuitton’a
‘Emine Erdoğan, İktidara Taşıyan Kadın’ kitabında Erdoğan’ın özelliklerinden ve zevklerinden de söz ediliyor.
Kitapta, Emine Erdoğan sosyal, geniş çevresi olan, dış görünümüne önem veren, marka giyen ve iyi araba kullanan bir Başbakan eşi olarak tanıtılıyor.
PUDRA VE SÜRME VAZGEÇİLMEZİ
Onu yakından tanıyan dostları ve arkadaşları Emine Erdoğan’ın genç kızlığından beri yüzünden pudrasının, gözünden sürmesinin eksik olmadığını anlatıyorlar. Kimine göre sürmeyi sevmesi, Arap kökenli olmasından, kimine göre de süsüne düşkün olmasından kaynaklanıyor.
PARDESÜYÜ ATTI
Louis Vuitton, Gucci, Fendi, Furla, Celine, Prada markalarını giyen Emine Erdoğan’ın 2000’den sonra giyiminde kendisi için önemli sayılabilecek değişiklikler yapmış.
‘Emine Erdoğan, en büyük değişimi kıyafetlerinde yaşadı. 2000 yılı öncesine bakıldığında kıyafetlerindeki radikal değişiklik, çizgisindeki kendine özgü üslubu fark edilmeyecek gibi değildi. 2000’li yılların başına kadar daha çok pardesü giymeyi ve başörtüsünü pardesünün üzerine çıkarmayı tercih eden Emine Erdoğan, artık başörtüsü bağlama şeklini de tamamen değiştirdi. Başörtüsünü, boğazlı kazaklarının ya da gömeklerinin genellikle içine sokarak boyundan bağlamaya başladı. Bu arada yine çok cesurca ayak parmaklarını gösteren ayakkabı da giymekten çekinmedi. Pardesüyü tamamen bırakan Emine Hanım, daha çok etekleri tercih ediyor.
ÇOK İYİ ARABA KULLANIR
Partiden arkadaşı Nilgün Diptaş’ın notlarıyla Emine Erdoğan:
“Sesi çok güzeldir. Çok iyi Arapça bilir. Kuran’ı Kerim’i çok iyi okur. Nefsine çok hakimdir. kafasına bir şey koyarsa onu mutlaka yapar.
Araba kullanmayı hem çok sever, hem de çok iyi araba kullanır. 1990’lı yıllarda ehliyet almıştı. Kullanıyordu da, ama Tayyip Bey belediye başkanı olunca rahat kullanamaz oldu. Sonra da bıraktı.”
Tam Yol Devam !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Türkiye'nin Partisi AkParti